Tutkulu bir yazarın hazin sonu


0

Ernest Hemingway, 1889’da Oak Park, İllinis’de doğmuş. Altı çocuklu ailenin, iki erkek çocuğundan birisidir.

İlk makalesini lise yıllarında okul gazetesi olan Trapeze’de yayınlar.

1917yılında liseyi bitince, ailesinin üniversiteye gitmesini istemesine rağmen, Kansas City Star adlı gazetede muhabir olarak çalışmaya başlar.

O yıllarda I Dünya Savaşı başlamıştır. Amerika ilk başta tarafsız kalsa da, Nisan 1917’da savaşa girer.

Hemingway da orduya katılmak için başvurur, fakat gözlerindeki bozukluktan dolayı alınmaz. Ardından 1917 sonlarına doğru Kızılhaç’ın da gönüllü aldığını duyar ve ilk başvuranlar arasında yer alır.

Kızılhaç’ta çalışmaya başlayınca, gazetedeki işinden ayrılır. Orada çalıştığı dönem için şöyle der: ‘’Gazetecilik yıllarında öğrendiğim kurallar en güzelleri idi ve tüm yazarlık hayatım boyunca onları unutamadım’’.

Orduda bir süre normal bir görevli olarak çalıştıktan sonra, ambulans şoförlüğüne geçer.

8 Haziran 1918’de birkaç adım ilerisinde patlayan bir Avusturya topu yüzünden ağır yaralanır. Yardım etmeye çalıştığı İtalyanlardan bir tanesi ölürken, diğerleri bacaklarını kaybeder. İtalya gazetelerinde Hemingway kahraman ilan edilir ve hükümet tarafından Gümüş Onur Madalyası ile ödüllendirilir.

Milan’da hastanede tedavisini tamamlarken hemşire Agnes von Kurawsky ile tanışır. Bu da onun ölümsüz eserlerinden olan ‘’Silahlara Veda’’ adlı eserine ilham verir.

1921 yılında eşi Hadley Richardson ile tanışır, evlenince de Chicago’ya yerleşir. Toronto’da bulunan Daily Star gazetesinde yazmaya başlar. Sonra Paris’e taşınır. Paris’te kaldığı süre boyunca birçok yazarla tanışır.

1923 yılında eşinin hamileliği yüzünden Amerika’ya taşınır. 1924 yılında ilk çocuğu doğar. Doğumdan sonra tekrar Paris’e döner.

1925-1929 yılları arasında Hemingway en iyi eserlerini yazar ve hiç tanınmayan bir yazarken birden bire dünyanın en ünlü yazarı olur.

İlk basılı romanı ‘’Güneş de Doğar’’dir. Bu eserinde savaş yorgunu bir askerin anılarını kaleme alır. Ardından, daha önce yazmış olduğu ‘’Silahlara Veda’’ eseri basılır. Bu eserinde ise yaralı bir askerin, savaşta bir hemşireye duyduğu aşkı dile getirir.

1931’de Avrupa anılarında olan İspanya yıllarına dair, ‘’Öğleden Sonra Ölüm’’ adlı kitabını yazar. Afrika’da yaptığı turla ilgili yazılarını ise ‘’Afrika’nın Yeşil Tepeleri’’ adlı kitabını toplar.

1940 yılında ise en başarılı eserlerinden biri olan ‘’Çanlar Kimin İçin Çalıyor’’ adlı eserini yazar ve mesleğinin zirvesine ulaşır.

1942’da Amerikan Deniz Kuvvetleri’ne girer. 1944’te Fransa çıkartmasına katılır ve de Paris’in kurtuluşuna şahit olur.

1950’de çok başarılı olmayan ’’Irmaktan Öteye ve Ağaçların İçine’’ adlı eserini yazar.

1952’de gerçek başyapıt olan ‘’İhtiyar Adam ve Deniz’’ adlı eserini yazar.

Bu kitabında insanın yaşama nasıl bağlanması gerektiği ve de aslında insan yaşamında her şeyin boş olduğuna dair fikirlerini ortaya koyar.

1953 yılında bu eseriyle Pulitzer ödülünü alır, 1954 yılında ise Nobel Edebiyat ödülüne laik görülür.

Hemingway çok tutkulu bir yaşamın ardından 1961 yılında, Ketchum Idaho’da kendini av tüfeği ile vurarak yaşamına son verir.


Like it? Share with your friends!

0
Meliha Doğu

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir