Öykücünün Kitabı – Feridun Andaç
”Yamak, hele bir öykü söz konusuysa uçuruma atlamak, belki de boğa güreşi benzeri bir etkinliktir. Düşmenin heyecanı, boğanın sivri boynuzunu hissetmeniz gerek. Hissetmek de yetmez....
”Yamak, hele bir öykü söz konusuysa uçuruma atlamak, belki de boğa güreşi benzeri bir etkinliktir. Düşmenin heyecanı, boğanın sivri boynuzunu hissetmeniz gerek. Hissetmek de yetmez....
Hoş bir tanışmaydı. Tokalaşırken, ellerimizi bir elektrik akımı kavramıştı sanki. Konuşmayı uzatmak için, konudan konuya atlıyorduk. Aradaki kısa sessizlikler, ne iyi oldu da birbirimizi bulduk...
”Nasıl büyüyor bu sözler içinde. Büyüdükçe öfke oluyor, öfke oldukça kinleşiyor, kinleştikçe kalın bir beton duvarı örüyor. Hiçbir keski kıramaz, hiçbir çekiç yontamaz artık o...
”Kaybettiği hayalinden o kadar korkuyordu ki, yokmuş gibi yapmayı tercih ediyordu. Kendi kanatlarını bağlayan bir kadın, çocuklarına uçmayı nası öğretir” Son zamanlarda sürekli ve ameliyat...
Doğru! Sinirliydim- çok, pek çok, korkunç derecede sinirliydim. Hala da öyleyim. Ama deli olduğumu nereden çıkarıyorsunuz? Hastalık, duyularımı keskinleştirmişti- yıkmış, yok etmiş değildi onları- körleştirmiş...